Unuturduk aslında yaşadığımız anıları er ya da geç unuturduk. Bedenimize, ruhumuza hatta kalbimize aldığımız yaraları bile unuturduk. Fakat öyle bir yara öyle bir acı vardı ki ne kabuk bağlıyordu ne de unutuluyordu. Unutmak istiyorduk geçti diyorduk ancak sadece kendimizi kandırıyorduk. Hatıralarımız ne geçiyordu ne de unutuluyordu. Bazı hatıraların anısı değil acısı kalırmış her şey bitti dediğin an yaran tekrardan kanar hatıranı en ufak ayrıntısına kadar tekrardan yaşarmışsın. Unutmak yıllarımızı alıyormuş fakat hatırlamak bir anımızı. Üstünden günler, haftalar aylar, yıllar, mevsimler dahi geçse unutamıyormuşsun. Zaman her şey için panzehir olarak bilinse de anılar için zehirden farksız olamıyormuş.
Hepimiz bir balık gibi geçmişin ağına takılmıştık ilk önce bir yem vermişlerdi ardından daha tadını bile çıkartamadan bir ağa takılmıştık sonrası ise keşkelerle dolu bir hiç. Geçmiş geçmişte kalmıştı fakat bizler hala onun hatalarını düzeltmekle uğraşıyorduk. Evet, belki de üzerinden yıllar geçmiş olsa da bazı şeyler geçmiyor, hiç gitmiyormuş. İnsan hatıralarıyla var oluyor, hatalarıyla tecrübe ediniyormuş.
Arkadaşlar vardır seni seven, koruyan, mutlu anında yanında olan, lakin bir de dostlar vardır seni senden daha fazla seven seni senin düşüncelerinden bile koruyan, sadece mutlu anında değil hayatının her karesinde yanında olan dostlar. Benim bir sürü arkadaşım oldu fakat bir tane dostum oldu. Bütün hayatıma şahit olan varlığı acıtan yokluğu süründüren, benim geçmişimi benden daha fazla düşünen bir dostum. Unutmak isteyip de unutamadığım, hakkımın helal olmadığı hatıralarımdır benim dostum. Benim hayatımı hem yaralayan hem de saran, hem zehrim hem de panzehirim olan dostum. Bana göre en sadık dostlarımızdır hatırlarımız. Neticede hayaller yıkılır, insanlar gider, umutlar tükenir fakat hatıralar, hatıralar gitmez çünkü anılar asla silinmez.
Unutmak öyle kolay mı sandın sen hatıralarınla yaşarken bunu mümkün mü kıldın. Zamanla unutursun derler ya hani idrak edemedikleri şu ki zaman unutmayı değil alışmayı öğretiyor insana. Nefretle yaşamayı, yokluğuna dayanmayı, özlemini yok saymayı öğretiyor. Hayatın hala devam ettiğini anılarınla da acılarınla da olsa nefes alman gerektiğini yaşaman ve zamanı geldiğinde intikamını almak için hayata tutunmayı öğretiyor. Nefretle yaşamaya,yokluğuna dayanmaya, özlemini yok saymaya alışıyorsun. Alışıyorsun çünkü her gece sessiz sedasız ağlamaktan, içinde fırtınalar koparken iyiyim demekten yoruluyorsun ve en son çareyi alışmakta buluyorsun. Alışıyor musun dersen, kalbime sorsan asla, aklıma sorsan daima… Ben de aklıma inanmayı seçiyorum cevabın yanlış olduğunu bile bile kendimi kandırıyorum. Varsın kendimi kandırayım varsın kendi attığım yalana kendim inanayım yeter ki hatıraların hüküm sürdüğü hayatımda bir gram mutlu olayım.
Zaman çabuk geçse de hatıralar eskimiyor. Bizler büyüyoruz, teknoloji ilerliyor, dersler zorlaşıyor, fakat anılar hala aynı günkü gibi taptaze kalıyor. Sanki bir düşmanmış gibi ne zaman mutlu olsak ne zaman dudaklarımız hafif bir kıvrılsa seni en zayıf olduğun yerden vuruyor. Acından, izin vermiyor unutmana bırakmıyor ki önümüze bakalım sürekli keşke dedirtiyor insana. Ya da sen tam affetmişsin karşındakini, tekrardan bir şans vermişsin ona ama hani şu sol tarafta zamana kafa tutan yaşanan onca acıya rağmen atmaya devam eden aklınızla sürekli kargaşa içinde olan bir organ var ya unutma diyor sana yapılan onca şeyi unutursan çektiğin acılar boşa gider diyor bu yüzden insan hatıralarından vazgeçemiyor bu yüzden çektiğin bütün acıları mislisiyle burnundan getirmek istiyorsun karşındakinin öyle kolay değil unutmak yazdığını silsen izi kalır, defteri yaksan külü kalır, sızısı kalır, adı kalır,yarası kalır anısı kalır, nefret etmek istersin, özlemi çöker yüreğine seni senden alır.Unutmayacaksın, unutamayacaksın son gününe kadar kalp durana kadar hatıralarınla yaşayacaksın.
Harika bir yazı ben sınıf arkadaşım … Tebrikler Harika bir yazı …❤️