Kocaman villanın yanına sığınmış küçük kulübenin kapısını açtı. Tahta kapının gıcırtılı sesiniseviyordu. Bu sebeple yağlamıyordu zaten. Girişte, sallanan kablonun ucundaki düğmeye bastı. Sağda kazma, kürek, tırmık, fırça sıraya diziliydi. Solda ıskartaya ayrılmış bir dolap vardı. Tam ortada ise gürültüsüne dayanamadığı çim biçme makinesi yerini almıştı.
Makineden artakalan boşlukta, önce tişörtünü, ardından pantolonunu çıkardı. Sağ elinde onları tutarken sol eliyle askılığa uzandı. Dolabın yanında asılı askıdan tulumunu aldı. Tulumdan boşalan kancaya pantolonunu ve tişörtünü üst üste astı. Havasızdı içerisi. Koku burnunu kesiyordu. Dışarı çıktı.
Bu tulum ayrı bir hava veriyordu. Çişi geldiğinde biraz zorlansa da seviyordu bunu. Her giydiğinde yaptığı gibi villaya doğru yürüdü. Mutfağın bahçeye açılan boydan cam kapısının önünde durdu. Kendine baktı. Sağa döndü, sonra sola. Arkasını da döndü. Yakışıyordu tulum.
Yeniden kulübeye doğru yürüdü. Arkasından açılan kapının sesiyle irkildi. Eve doğru döndü. “Ooooooo kimleri görüyorum. Akif Beyler gelmiş.” Elinde bir bardak çayla bekleyen Zeynep’ti bu. “Sende erkencisin.” “Ne yapayım Abi. Adam çağırdı geldik işte. Pazar parası niyetine.”
Akif Zeynep’e doğru yürüdü. Kendine uzatılan çayı aldı. Zeynep’in parmağındaki parıltıdikkatini çekti. “Sağ olasın.” Bakışları fark eden Zeynep, elini bakışlardan kaçırarak içeriye buyur etti Akif’i. “Abi ben bir şeyler atıştıracağım. Yapmadıysan kahvaltı, buyur.” “Sağ ol, sağ ol. Zaten geciktim. Hemen başlamam lazım. Akşama anca bitiririm.”
İki yudum çayından alan Akif, elinde bardakla kulübeye doğru yürüdü. Kıza da ayıp mı oldu diye düşünürken kapıya kadar gelmişti. Asıl kafasını meşgul eden şey başkaydı. Acaba tulumla kapının camından kendine bakışlarını görmüş müydü? Görmüşse rezil olmuştu valla.
Kulübeden çıkardığı küçük taburesine oturdu. Teleskop sapı ayarladı. Ucuna eleği geçirdi. Ara ara yudumladığı çayını da bitirmişti.
Elinde uzun sapla yürürken takılıp düşmemek için dikkat ediyordu. Havuzun başına geldi. Suyun üzeri yapraklarla, nereden geldiği belli olmayan kâğıt ve poşetlerle kaplıydı. Büyük birdikkatle sudan yakaladığını çekip çıkardı. Havuzun yarısını temizlemişti. Mutfağın penceresinden gelen sesle durdu.
“Akif Abi, Akif Abi!” Zeynep’ti seslenen. Sabah parmağındaki parıltıyı hatırladı. “Buyur Zeynep, bir şey mi oldu?” ” Kahve yapıyorum Abi, sen de ister misin?” Havuza baktı. Yarı bile olmamıştı. Bana neden “Abi” dedi diye sordu kendi kendine. Daha önce hiç dememişti. “Sen iç. Ben sonra içerim.”
Havuzu temizleyip ardından da çimleri biçecekti. Biraz daha hızlandı. Elekle yakaladığı yaprakları, kağıtları, poşetleri hızlıca çekip çıkarıyordu. Kenarda çıkardıklarını biriktirdi. Her çekişten sonra yığın büyüyordu.
Bu arada Zeynep’i üst katın camlarını silerken gördü. Düşecek diye her defasında tedirgin olurdu. Parmağındaki parıltı gene gözüne çarptı. Uzaktan da olsa göz göze geldiler. Kısa sürdü. Sonra herkes kendi işine.
Akif sona kalan üç beş yaprağı da yakaladı. Sapı çekerek eleği eline aldı. Yığının üzerine boşalttı. Yapışan tek yaprağı diğer eliyle kazıdı. Avucunun içinde sıkarak yığına doğru fırlattı. Önceden hazırladığı siyah çöp poşetine doldurmaya başladı. Ara ara ayağıyla bastırıyor, tekrar doldurmaya devam ediyordu.
Ağzını bağladığı poşeti, bahçe kapısının önüne çıkardı. “Akif Abi bitirmişsin.” Akif sesin geldiği yöne döndü. Zeynep elinde bir fincanla kendisine doğru geliyordu. “Havuz bitti ama ben de bittim.” Zeynep kahveyi uzatırken parmağındaki yüzüğü saklayamadı. “Birazdan yiyecek bir şeyler hazırlayacağım. Beraber yeriz de’mi?” Gözlerini kaçırdı Akif. Havuza bakarken kahveyi aldı. “Zahmet vermeyeyim sana.” “Olur mu? Zaten kendime hazırlayacağım.”
Kendini kulübenin önüne attı Akif. Taburesine oturmadan kahvesini ağaç kütüğünün üzerine bıraktı. Duvardaki musluktan elini yüzünü yıkadı. Saçlarını ıslattı, sıvazladı. Tabureye oturarak kahvesini yudumlamaya başladı. Önce havuza, ardından kocaman eve baktı. Cemal Bey iyi kazanıyor olmalıydı. Hakkını yememek lazım. Akif’i de sever, ücretini fazla fazlaverirdi. Akif bahçeyle uğraşırken Zeynep evin işlerini hallederdi. Böyle tanışmışlardı.
Makineyi çalıştıran Akif, çimleri biçmeye başlamıştı. Zeynep havuzun kenarına geldi. Şezlongları kenara çekti. İki tanesini, ortalarına sehpa gelecek şekilde yerleştirdi. Gürültü hem kulaklarını hem gözlerini kapatmıştı Akif’in.
Elinde tepsiyle havuz başına gelen Zeynep, sehpaya içindekileri tek tek yerleştirdi. Makineye doğru döndü. “Akif Abi, Akif Abi! Yemek hazır.” Akif’in duymadığını görünce yanına gitmeye karar verdi. Yaklaştı. Omzuna dokundu. Kafasını çeviren Akif parmaktaki yüzükle bir kez daha karşı karşıya geldi. Hemen motoru durdurdu. “Efendim Zeynep, ne oldu?”Akif’in gözleriyle yüzüğün karşılaştığını fark eden Zeynep elini kaçırdı. “Abi yemek hazır. Sen otur, ben ekmekleri alıp geliyorum.”
Akif makineyi olduğu yerde bıraktı. Kulübenin yanındaki musluktan ellerini, yüzünü yıkadı. Havuzun başındaki hazırlığı görünce gülümsedi. Oraya doğru yürümeye başladı.
Birazdan elinde ekmekle Zeynep de oradaydı. Şezlonglara oturdular. Zeynep ekmekleri keserken üzerine örttüğü bezi, havuza düşürdü. Hemen almak için eğildi. Küçük bez parçası bir çırpıda ıslandı ve yavaş yavaş suya gömülmeye başladı. Zeynep yere eğildi ve elini suya daldırdı. Birinci hamlede bezi yakalayamadı. Tekrar denedi. Yakalar gibi oldu ama bez gene elinden kurtuldu.
Bezle uğraşırken Akif onu izliyordu. Bu arada yüzük ıslak parmaktan sıyrılıp parıltısını saça saça dibe inmeye başladı. “Dur sen, ben çıkarırım.” Akif havuzu temizlediği alete doğru baktı.
Zeynep hiç oralı olmadı. “Boş ver, çıkarma orada kalsın.”
Merhaba Sabırla sonuna kadar okudum. Ancak yarım kalmış bir hikaye hissi verdi. Olay kurgusu ve anlatımda da özgün bir yan bulamadım. Bitişik yazılan kelimelerin çokluğu dikkatimi çekti. Basit ama dikkat çeken hatalar. İmla konusunda biraz daha dikaktli olunsa daha iyi olur. Ayrıca cümlenin kuruluş şekli de anlatıma lezzet/renk katan etkenlerden biridir. Örnek olması için ; “Bu sebeple yağlamıyordu zaten.” cümlesi “Zaten bu yüzden yağlamıyordu” şeklinde kurulsaydı daha iyi olurdu. Başka örnekler de var. Ayrıca verilen ayrıntılar yapılan betimlemeler çok fazla ve yersiz. Okuduktan sonra bu kadar ayrıntı ile boşuna oyalandığım hissine kapıldım. Fazla ayrıntı verilmesi veya detaylı bir betimleme ya… Devamını oku »