Seher vakti
Geceyi yolcu etmiş dalgalar
Atlantik kıyılarına
Levant’a yakıştığı kadar yakışmıyor
Sabahın ilk perdesinde
Rüzgâr ellerimi patlatmaya hazır.
Gelme üşürsün.
Doğduğum yerde
Gözleri çapaklı
Elleri oraklı ırgatlar
Eos’a şirk koşuyor şimdi
Alacakarga son sözünü çoktan söyledi
Kırmızıya çalan ellerinin
Darbelerin zuhur ettiği bu vakitte
Yeri yok.
Gelme mazursun.
Senin alnın cennete haslet
Tellerle örülüdür
Emek ister; seni bu şiire hasretmek
Bağlamak bu vakti güneşe; işçilik ister
Okuma sen bu şiiri
Yanlış çağda yazdım
Bu çağda
Bir ben ayaktayım
Bir de Ağırnaslı işçiler
Vesika yok
Tayın yok bu şiirde
Yahut
At arabası
Harbeler…
Bundan gayrı
Ben varım, fikrimde sen.
Kalemim var, üzerinde şebnem.
Ayağımın altında
Kâşifi temerrüde düşmüş bir toprak.
Apartmanlar
Zevahiri kurtarılmış harabeler.
Diyeceğim
Sana yakışmaz seherin edebiyatı
Sana akşamüstüler
Sana kasırlar
Sana Bayağı Yalıçapkını
Sana Rönesans
Sana bütün monarşiler…
Bu dokuz nolu kutuda olancası Ehven-i Şer.