Sana koştururken dünyaya ait bir telaşla
kasımpatılar bulaşmıştı paçalarıma
hani düşmüştü ya kitabımın arasından
birlikte gittiğimiz filmin bileti
ve sanki solmamış, bir yudum suda
duruyor mutfak tezgahında
aldığımız o papatya demeti
elime tutuşturduğun anahtarlıkta olmasa da
ayakkabılarının tozu yaslanmış kapıma
içeri gel–hiç gitmeyecek gibi
uyandırma şimdi, öpsen de beni
çünkü göz kapaklarımın ardında titreşen
uykularımı bölen bir düştü bu
sana yaslanıp yürümek
gün batımına doğru