Evin babası, akşam haberlerini izlemek için eline kumandayı aldı, her zamanki kanalını açtı ve spikerin iyi akşamlar sesinden sonra ajans başladı.
Spiker gene heyecanlı ve çok enerjikti. Dik bir duruşu, keskin bakışı ve harika bir diksiyonu vardı. Önce ülkenin gündeminden başladı, evin babası birden uzandığı yerden doğruldu vayy be dedi. Bu ülke nereye gidiyor. Sonra ikinci haber geldi, başkanlar, bakanlar konuştu. Açılışlar yapıldı. Hayat bunlara güzel dedi evin babası.. Sıra bu yılki zam haberine geldi. Kimilerini mutlu etti maaş zamları, kimini hüzünlendirdi. Evin babası çocukların botu bu sene de kalsın dedi. Ve dünya haberleri, salgınlar, savaşlar evin babası kapatmak istedi. Zira sekiz yaşındaki çocuk korkuyordu. Tam uzanıp kapatacaktı, yerel haberler geldi. Aman gene mi hırsızlık, kadın cinayeti, çocuk şiddeti, araba kazaları… Bitmez bu ülkede sorunlar, bitmez şiddet ve cinayet. Nihayeti olur mu acaba bunların diye düşündü. Sıra kar ve yağış haberlerine geldi. Yağışlar sele neden oldu birçok şehirde. Evin babası bu kış vakti, bu sel felaketinde, evsiz kalanlara bir dua mırıldandı. Kurak olan yerlere yağmur yağmasını istedi ve sevindirici haber geldi spikerden. Yüzüne hafif bir tebessüm ekleyerek beklenen yağış geldi dedi. Evin babasının tebessümü daha belirgindi.
Yavaş yavaş haberlerin sonuna geliniyordu. Tüm kanallar güzel haberleri sona bırakmak istiyordu. Sevimli hayvan videoları, kış vakti yavrusuna, ağzında yem taşıyan anaç kuş, dans eden bir bebek ve ülkeyi dünyada temsil eden başarılı bir genç. İşte bunlar yüz güldüren ve iyi haberlerdi spikere göre. Ama evin babasını çok sarmadı. Yedi dakikalık mutluluk haberleri kimi mutlu etti diye bir an düşündü sonra amannn dedi. Spiker size hep iyi haberler vermek ümüdiy….. demeden kanal değişti. İyi haber mi diye içinden geçirdi evin babası ve değiştiği kanalda sevdiği bir film vardı. Filme daldı ve gülmeye başladı. Bütün izlediği haberler unutuldu ve çocuklarıyla açtığı filme çok güldü. Buna çay eşlik etti. Filmin en heyecanlı yerinde reklam araya girdi. Bu reklamlarda dakikalarca sürüyor dedi evin babası ve yeniliklere yetişemiyoruz deyip, yeni bir kanal açtı. Bu kez yarışma programı vardı. Burada kalsın dedi çocukların genel kültürü! Gelişsin bu yarışma programı ile. Çocukların yarışma ile pek ilgileri yoktu. O sırada büyük çocuğun elinde telefon, hızlı bir şekilde mesajlaşıyordu. Ortanca çocuk tablette oynadığı oyunu büyük bir heyecanla oynuyordu. Ama film olunca hem izliyor hem de zamane oyuncaklarını eline almayı ihmal etmiyorlardı.
İlk soruda elenen yarışmacıya güldüler hep birlikte. Soruların hepsini cevaplandıran yarışmacıda heyecanlandılar. Birden tanıdıkları biri çıktı yarışmada Aaa diye şaşırdılar. Ve yarışmadan erken çekilmesine üzüldüler. Evin babası bu kanalda reklama girince izledikleri filme götürdü. Tüh be film bitmişti. Sonunu görmeden neden bitti ya. Halbuki bu ilk izlemesi değildi. Ama zevk alıyordu ve hitap ediyordu duygularına. Üstünden yıllar geçti ama bu adamın filmleri izleniyor diye bir demeçte verdi çocuklarına. Evet baba çok güzel dedi çocuklar. Baba düşündü bari bu hayatta filmler güldürsün bizi dedi. Ve Nazım Hikmet’in iki dizesi aklına geldi:
‘’Yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak
Unutma, aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak”