Söz uçar yazı kalır derler ya işte bu yüzden yazdım seni anılarıma,
Kırık kalemim ile buruşmuş kağıdımın,
köprü altındaki gizli sevişmelerinde sakladım seni.
O asırlık çınarın altında, sitemkar ama hasret dolu türküler besteleyen,
çilekeş ozandan selam getirdim sana.
Bir nefes biriktirdim içtiğim son sigaramın dumanında,
koydum gam ve keder kumbarama.
Keşke hep çocuk kalabilseydim bembeyaz sayfalarda,
kırılan sadece oyuncaklarım olsaydı.
Belki bu kadar paslanmazdı yüreğim,
belki bu kadar çekmezdi bu hayatın küfürbaz tavrını, alaycı bakışlarını.
Tadın yediğim en güzel aşın son lokması olmazdı belki de.
Şimdi içtiğim su kadar aldığım nefes kadar muhtacım sana
ama tüm dökülen hayal kırıklıklarımı toplayıp çekip gitmek gerek bu yolda.
Cam kırıklarının üstüne basa basa.
Elveda Anastasia.
Her elveda bizi başka limanlara götürür.
Teşekkürler Emre bey.