Nemli akşamın
Buğuladığı soluk camların ardındaki
çiçek bozuğu hanemizdeyiz seninle,
yeniden şekilleniyoruz
rutubet kokusunun aromasında…
Sesine kahve dumanın karışıyor,
daha bir acı konuşuyorsun
senle ben,
bizle sen,
sensiz biz,
bizsiz ben,
Halıda kalıyor gözlerin
daha da bastırıyor yağmur,
bulutlar yırtılıyor.
Rengini senin seçtiğin abajur
lanet ediyor sanki bize -aklınca-
bir aydınlatıp bir söndürerek kendini.
bensiz ışık
sensiz ışık
bizsiz ışık
bizim ışığımız
Gidiyorum diyorsun. -camlar sallanır-
Sesinin soğukluğu,
eşyalarımızı bulandırıyor,
kalan kahveni içip kalkıyorsun
senin kahven
benim kahvem
bizsizliğimize demlenen kahve
“Dur” diyorum” -kül tabağı düşer-
“Beraber ıslanalım” -lamba söner-
Gülümsüyorsun,
saçların sağ omzundan belinde.
Nasıl oluyor da,
bahçede buluyoruz bizi
abajur bize camdan yanıyor -yeniden-
bizsiz bize aydınlanıyor
bensiz bize yanıyor
sensiz bize sönüyor