Neydi bizi kavuşturan?
Kesiştiren yollarımızı?
Ne anlatmaya çalışıyorsun bana
Ey Kilimanjaro?
Heybetinle, kudretinle
Durmuşsun öyle karşımda
Başında beyaz tacın,
Tepende mücevher gibi batırdığın güneş,
Ruhumu çekiştiren dolunay cabası
Kimim ki ben?
Ben kimim?
Yamacını bahşetmişsin bana
Bir serseri, bir aşık yollara vurmuş kendini de
Muhatap almışsın
Eyvallah
Başımı koydum eteğine
Kulaklarımı çınlatıyor kalbim
Güm güm
Hele şu titreyişi tüm bedenimin
Huzur değil ki bu
O duyguyu tanıyorum
Koca gözlü bir kadının
Avuç içlerinin kokusunda kaldı
Günesin kirpiklerine vuruşunda
Taze pişmiş sıcak ekmek kokusunda
Vesaire…
Ne bileyim
Şükür belki de bu
Beni sana kavuşturana..
Ah Kilimanjaro
Heybetinle kudretinle
Selam söylesene benden
Uyuyan Dev’e
Ne de güzel batar oradan güneş
Hem de bu saatlerde
Bir göz kırp benden
Kaş’a
Benim gücüm yetmez
Bir öpücük kondursan
Cukurbağ yarımadası burnunun ucuna
Söyle selamların da
Özlemlerin de en içtenini
İnsanoğluyum ya ben
Eteklerine başımı koymak
Nasip olmuş
Yetmemiş de
Neler neler istiyorum senden
Hoşgör be
Koca dağ
İçim yanıyor halen
Hissediyor musun?
Zirvene çıkmaya da
Eritirim buzullarını diye korkuyorum
Haşa kızma sakın
Şaka yaptım
O kadar param yok
Ey kızıl kıtanın koca çatısı
Ey tanrının yarattığı
Hem tepeden bakan
Hem koynuna alan
Besleyen bereketlendiren
Göksel, görkemli, sevimli
Haşmetlim, heybetlim, kudretlim
Gözünü sevdiğimin Kilimanjarosu
En azından selam söyle
Bir selam söyle…