Satırlar aynı şeyleri tekrarlamaktan başka bir şey yapmazlar.
Bu yüzden bir şey ifade etmiyorlar.
Kilometrelerce yol gitseler bile.
Bir şehirden başka bir şehre uzansalarda,
yine de, sıradanlıktan uzayan cümleleri sınırlayan.
Gideceği yönü belirleyen bir çizgiden başka bir şey değildir.
Asıl ifadeler ve anlamlar satırların, kalıpların, ölçülerin, olmadığı,
eksik kaldığı yerde belirmeye başlar.

Ve şimdi sana bunları hayata dahil olmadığım bir yerden yazıyorum.
Belki binlerce kilometre uzaktan, belki de aynı şehirde birkaç semt öteden.
Ben herşeyin dışında sana yazılmak isteyen cümle olmak isterdim, bir boşlukta
kelime kelime, sokak sokak aramak isterdim ki yüzün bu şehirdir;
Geniştir,
Uzun boylu günlerdir.
Merdivenleri yorulmadan çıkma isteğidir.
En güzel anların toplamıdır.
Denize bakan pencerelerdir.
Umuttur maviliklerde.

Dardır.
Karanlıktır.
Rutubetli odalardır.
Işık görmemiş evlerdir senin üzüntülerin.
Bu şehrin hüzünleri benim dinmeyen yaram.
Gün görmemiş evlerde yaşamaya çalışmamdır.

Uzanmak isterdim sana kelimeler ve satırların dışında bakışlarındaki boşlukta..
Cümle cümle kaybolmak isterdim seni bulup şehrin her yerinde.
Beklemek isterdim seni gaziosmanpaşa’da herhangi bir sokakta aynı zamanda da begonyada.
Seni tanıdım derken bu şehri tanıdım.
Şimdi senden ziyade bir şehri taşıyordum yüreğimde.
Bir şehrin ağrısını, acısını taşıyordum içimde.
İsmi İstanbul olan.
Tüm yolları sana çıkan….

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: