Sabahın 4’ünde bir otogardayız seninle.

Başladığımız gibi bitiriyoruz.

Hiç başlamamış gibi bitiyoruz.

Ben giderim, sen kal.

Sen kal ki bu şehri sevmek için bir nedenim olsun.

Sen kal ki bu şehirden gitmek için bir nedenim olsun.

Sokaklarımız vardı bizim,

Yürüsek de bitmeyen, düşsek de acıtmayan.

Şarkılarımız vardı bizim,

Dinlemesek de çalan, gözlerimizden okunan.

Köşe başındaki çiçekçi ve top oynadığımız çocuklar…

Ben biterim sen kal.

Sen kal ki aynaya bakacak yüzüm olsun.

Sen kal ki ardımdan bakacak biri olsun.

Belki de yürümeliyiz şimdi seninle.

Uzağa, çok uzağa.

Otobüs geçmeyen bir yere.

Ağız dolusu küfürler edip avaz avaz susmalıyız.

Gülene kadar ağlamalı,

Kan durana kadar akıtmalıyız.

Belki de gitmeliyiz usulca.

Öylesine.

İki ayrı yolda iki yabancı olmalıyız seninle.

Ölürcesine.

Eğer olur da karşılaşırsak,

Tekrar aşık olmalıyız iki yabancı gibi.

Ve yaşamalıyız gözümüzden düşenleri,

Gülüşlerimizden geriye kalanları.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: