Bazı anlar yaşarız kimi zaman. Ruhumuza denizlerden esen bir lodos gibidir. Önceleri sıcacık sarıverir bizi sonra ise bedel ödetir. Karşı koymazsak ona, mırnav bir kedi gibi sokuluverir en kuytu anlarımıza. Sarıp sarmalar köklerimizi yer altından ta Kehkeşanlara dek.
Anla. Anla der sonra. Ben kimim? Müşterim kimdir? Kim tarafından alınabilirim? Düşün ve idrak et. Et ki başka çıkar yol da yok aslında o ‘an’da.
Anlar yaşarız kimi zaman sıcak çay tadında, mehtaba doğru içilen, ay ışığı banyosunda..
Sakın anlamadan okumaya çalışma
Harflerde bulamayacaksın anlatacaklarımı.
Ya da her hangi bir anlamsal düzlemde..
Hep saklı kalacak bir parçam
Bulamazsan beni bir aşığın yanan kalbinde ara.
Hatta onun en gizli saklı şiirlerinde,
Dökülen gözyaşlarının fısıltısında
Ara. Sadece yolda kal ve ara. Bulmak ne mümkün olsa da
Fakat sakın anlamadan bir adım daha atma.
Yanarsın! Ey sen biricik olan..
Ve yanarsan unutma, külün bulunmaz asla.
Fakat pes edemezsin ki ne yapalım
Selamlarken seni o tumturaklı masallardaki Zümrüdüanka
Anlara ihanet etme bir de
Anla. Kulaklarına çalınan fısıltıları
Yalnızlığa çalınan ıslıkları
Kahpece atılan kurşunları.
Anla.
Soluksuz atılan adımları peşi sıra
Perçeminden tutulan ‘o’ kadını
Yalın ayak bırakılmış gecede titreyen ‘o’ çocuğu
Kuruyan sinesini nöbetleşe pay edişini hatırla bir annenin
Sonra
Kelimelerle ve hatta upuzun satırlarla
Anlatamasam da sen yine de anla insan.
Karanlıktan uyan şimdi mesela
Ve sadece anla, neyedir çığlığımız
Yüreğimize oturan deve dikeni
Elimizi kanatan kıymık
Çocukların gözündeki iğne korkusu kadar saf olanı
Anla hadi
Anla biraz.