Zamanın kısıtlı olduğu şu dünyada ne uzun bir kelime beklemek. Türevleri de ondan pek farksız değil tabi. Mesela beklenti, kelimedeki uçurumu ve ardındaki düşüşü görebiliyorum. Bir yerde okudum; insan sürekli umut eder yani bir beklenti içinde yaşar diyordu. Katılmıyorum size bu yönde efendim, naçizane fikrim umut etmek ve beklenti içerisinde olmak birbirinden farklı şeyler. Mesela şöyle düşünelim, hep iyi şeyler umarız ama kötü şeylerin beklentisinde olabiliriz. Acı bir kelime beklemek, gereksiz ve sanki yarını olmayan bir kelime.
İnsan sürekli bir beklenti içerisinde yaşar kısmına çok katılıyorum. Olmaması gereken ama oldurulmuş bir şey bu. Beklentiler bizleri güneşe yaklaştırır, içimizi yakar, bizi yakar. En önemlisi umutlarımızı kül eder. Değerli düşünür Thales demiş ya ‘’Her şeyin yok olduğu an da bile ümit vardır.’’ Güneşe dikkat edin!
Kim kimi bekler bu dünyada? Ben bekler miyim seni? Kafamdaki soru işaretlerini şimdi açıklığa kavuşturacağım. Seven insan bekler. Bilir misiniz Cemal Süreya’nın bir şiiri vardır: Sevmek Ne Uzun Kelime. Sevmenin sorumluluğunu alan, beklemeyi de elbet hesaba katmıştır.
Bazen zamanı durdurmaya, biraz olsun sakince düşünmeye çok ihtiyacım oluyor. Bu akıp giden zaman akışında düşünmek sadece kafamı bulandırıyor. Şimdi sizlerle küçük bir sırrımı paylaşacağım. Ben kendi zamanımı dondurabiliyorum. Bunu kendi kabuğuma çekilerek kendimden başka kimsenin sesini duymadığım anlarda yapabiliyorum. Düşüncelerim bu sakinlikte benimle konuşabiliyor. İşte bu anlarda beklentilerimden arınıyorum. Beni mutsuz eden her türlü şeyi buraya bırakıyorum-zamanın donduğu yere- ve omuzlarımdaki yüklerden arınıyorum. Bir nevi kendimi törpülüyorum. Kendime umut yolunda yürüyebileceğim yeni hedefler koyuyorum. Zamanın içine gülümseyerek girebiliyorsam, bunun nedeni güzel günlere olan inancım,umudumdur.
Zamanı nasıl yönetebildiğinizi öğrendiğinizde uzun kelimelerden artık korkmadığınızı farkedersiniz. Ya da ruhsal buhranlarınız sizi germeye başladığında kalabalıktan biraz uzaklaşmanın size iyi geldiğini farkedersiniz. Uzun kelimeler daha bir güzel gelmeye başlar, uzak kentler düşlersiniz.
Bana gelince William Sheakspear’ın da dediği gibi ‘’Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni.’’ Hiç şüphesiz, uzun kelimelerin tatlı acılarını severim ve elbette beklerim seni.