“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.”
MALCOLM-X
Gözlerinizi kapatın ve hayatınızın en KARA, en bahtsız gününü tasavvur edin. Belki çok sevdiğin bir insanı kaybetmenin hüznünü ya da değer verdiğin kıymetli bir eşyanın çok sonradan kaybolduğunu fark ettiğin bir ânı canlandırdın zihninde. Malcolm en büyük hazinesini, özgürlüğünü kaybetmişti hakiki hayatta.
Malcolm-x; kendisi insan hakları savunucusudur. Aynı zamanda, kanımca gelmiş geçmiş en etkili, açık fikirli ve uyanan siyahlar içerisinde öncü olan müthiş bir hatiptir. Söz gelimi ırkçılık konusunda baş gösteren Malcolm, zorlu geçen çocukluk ve gençlik döneminden sonra hayatının mihverini 10 yıla aşkın süren hapishane yıllarında farkına varmış ve bu hayat tecrübesi onu İslam’a, Müslümanlığa, aydınlığa ve bilhassa eşitliğe aksettiren bir yol olmuştur. Malcolm, hapishane sürecinde, geçmiş zamanda yaşadığı süflî hayatı geride bırakarak kendini kitaplara, bilgiye, meraka ve öğrenmeye adamıştır. “Bir anlamda zindanlar onun için medrese-i Yusufiye olmuştu.” Nitekim bu olay bana “Sizin hayır sandığınız şer; şer sandığınız şeyde hayır vardır.” [1] ayetini anımsattı.
Bir insan okudukça ruhunun yüceldiğini hisseder. Bizatihi toplum statüsünde kendisine biçilen rolün değil de kendi yarattığı karakterin ideoloji ve psikoloji dalında temel ilkelerini kavrayıp bu minval üzerinde devam ederse, arkasında duracağı bir hayat felsefesi ve ereklerini yerine getirebilmek için mücadele edeceği bir perspektif kazanacaktır. Malcolm’da da bu perspektifin kazanıldığını görmek mümkün. Malcolm, hakikati arayış sürecinde birçok gerçekle yüzleşti. Amerika’da beyazların riyakârlığı, siyahilerin en başından yaşama hakkını elinden alarak, insaniyetten uzak bir şekilde köle amaçlı çalıştırılarak kendilerine riayet etmelerini istemesinden kaynaklanır. Ben de anekdot olarak insanlığımızın yüz kızartıcı olaylarından birini emsal vermek istiyorum. “İnsan Hayvanat Bahçeleri” ya da “Siyahileri Sömürme Alanı” mı demeliyim? Sahi, ne ifade ediyor bu “İnsan Hayvanat Bahçeleri”? Biraz bu konunun üzerinde duralım. Bundan yaklaşık 50 yıl öncesine kadar Afrika’dan getirilen siyahi insanlar modern, entelektüel ve yüksek tabakadan oluşan batı dünyasının birçok ülkesinde, halkın eğlence anlayışına hitap etmek amacıyla kafeslere kapatılarak zorba ve baskı ile beyaz halkın isteklerine boyun eğmişlerdir. Bunun sonucunda fiziken ve ruhen çöküntüye uğrayan siyahiler sosyoloji penceresinden baktığımız zaman ne yazık ki toplumsal travma yaşamaya mahkum edilmişlerdir.
Fikir dünyasında devrim yaratacak birçok olay ve çevresinde boy gösteren Malcolm adalet ve eşitlik için verdiği mücadeleyi evrensel boyuta taşımıştır. Sözün kısası Malcolm, inanç ve mücadelesi sonucunda mahir ve muvaffak olmuştur. Bununla birlikte insanlığa da önemli bir fikir aşılamıştır. Hiçbir renk, din, dil, ırk ayrılığı gözetmeksizin insan temelini oluşturan en mühim yapı, insana insan olduğu için değer vermektir.
[1] Bakara, 2/216.