[ilk Türk-Yunan ortak yapımı ( aynı zamanda Yunan sinemasının ilk sesli filmi sayılan) Kötü Yol, 1932’de, İstanbul’da, İpekçiler Stüdyosu’nda çekilmeye başlandı. İstanbullu amatör oyunculardan Nikolas bu filmde çalıştı.]
algın rüzgarlar, epigraflar
yalan yanlış yönlere savrulan yöresel sazlar
ve asıllığın, onların kilometrelerini tek bir fotoğrafta tutacak kadrajı
büyünün gözle görülmesi nicedir tarafımdan
cin tutmuş sanrıların, toprağa bıçak çeken paslı sabanların miadı
künglerin içinde akan sudur çeşmenin sırrı
bir kaç yüz yıl önce yattı revolverinin üstüne ve uyudu
karabarut, kıtmir uykusu
sessizliğin milimlerinde sinsice yaklaştı herkes ona
kötülüğün bilinçsiz savunmaları yankılanır
sanki
milimlerle yükselen seslerin amfisinde, mermer kırışıklıklarda
suçun, çabanın zamirsiz erdemlerini düşledi
ihtiyatsızca ışıklar yaktı anızların ortasında
olacak iş miydi aşkı saklamak asırlarca?
paradokstan diğerine gitmeyen yolun yoldaşlığı
’zamane’
aziz aynaların parıltısına sıçrayan damlayı izle
bulanıklığın geleneksel minyatürlerinden bıkar ikilikler
geçmişin kurganlarında süren tozlu arkeoloji bu
sürüngenlikler, çözümsüz yenilenmeler, deri atmalar
bu kadar sayrılıktan daha da netameli olmalı
artık, olmayanın fosillerine bulaşan virüs
şir diye eski divanlarda kükreyen ağıtlarla konuşuldu
eflatun uydusu battı gezegenin
mavi yörüngelerle yer değiştirdi ilk defa gece
yaşam; kurgu-bilim ve keskin olmayan bir yamaçtan tasvir edildi
kör saplantılar dokundu ciğerinden gelen dillere
arnavut kaldırımlı babil düşleri
herkes herkesi anlamadı yine de
anlatı;
acemiliğin seslerinde birim birim yaklaştı ona
ağdalı savrulmaları, mor renkli şaraplarla fukaralaşan ruhtan damıttı
insandan daha eski bu yokluk ahidinde olmayan ne?
maça ve karo onlusu arasındaki fark?
sazlıkları yöresiyle anlatmalı
eline koz geçince rüzgarların diplerinde
bozuk kompozisyonun başından koktu
kızılırmakta yalnız yüzen alabalık
kimse yalnızların yasını tutamaz yalnızken
belki de tüm olanlar yalnızlık dolu bir gündü
ve öylesine yaşandı
[ Valdemar Psilander (1884-1917) sessiz sinemanın Danimarkalı ünlü oyuncusu. Döneminin en pahalı oyuncusuydu. Dorian Gray’in Portresi (1910) filminde başrol oynadı.]
– Mehmet Er