Karanlıkla birlikte yalnızlık çöküyor…

 

Kendini, kendisini yok etmekle tehdit ediyor,

Umutsuzluğunu yaşam kaynağı eylemiş biri.

Zamanın ruhuna değememiş,

Elleri mi yoksun, yoksa zaman mı ruhtan,

Daha iyi anlayabilmek için yürüyor.

Taşıdığı her duyum, varlığın hacmini arttırırcasına suçlu hissediyor,

Çirkin cansızlıklarla, zavallılıklarla bulunuyor,

Huzur duyması gereken bir gece.

 

Ve güneş tahtına oturuyor…

 

Alarmlar kimin için çalıyor?

Uyan! Yapman gerekenlere koş,

Al oyundaki yerini, onaylan, var hisset.

Umarım kendin de seçmişsindir birazını rolünün.

 

Tanrı kimseye istemediği maskeler taşıttırmasın.

 

Tanıdık bir yüz yaklaşıyor, gülümse,

Ya da soğuk bir baş hareketi mi göndersen,

Karar veremiyorsun, bakalım ne yapacaksın.

Sıkılma, en azından oyunlar yaratıyorsun,

En azından yarı tanrısın.

 

 

 

 

 

 

Işık meşruluğunu kaybeder bazen…

 

Yine biri kendini yerin hükmüne bırakmış köprüden.

Bir ceninin çocukluğuna uzanan köprüsünü yumruklar çalmış,

Bir çocuğun gülümsemesini silahlar.

Kötülük insanın doğasındanmış,

Fakat insan, icat etmekte de ustaymış.

Yarattığımız ateşlerle, birbirimizin cehennemi olmadığımız bir dünya mümkün müdür?

 

           

Yaşantılar kurban edilir zamana…

 

Tüketmekten kaçınma, tüketerek sıcak kal,

Fakat eritmesin seni çılgınlık.

Saati kurulmuş eğlenceler, satın alınmış sevgiler,

Kendiliğinden oluşuvermiş kalabalıklarda zamanı hafiflet.

 

 

Onarmamız gerekir ruhumuzu…

 

Yarışlar, kaçışlar,

Yoksunluklar, arayışlar,

Zayıflıklar, bulamamalar,

Geçmişten prangalar,

Gelecekten korkular,

Talepkâr dışavurumlar, reklamlar arasında kaygım bozulmuş.

 

Erken ölümler umut götürmüş yanında,

Ayrılıklar sevgi biçmiş,

Zaman bağları eskitmiş,

Teselliler yaratma işi bizlere kalmış.

 

 

Bazen de yara almamak gerekir…

 

Görme bazı baktıklarını,

Farkındalığın zarar veriyorsa sana, kurtulman gereken bir yüktür.

İyilik yap, güçlü hisset,

Komşunu sevme, yapman gereken sadece ticaret.

 

Henüz hevesim varken sevebileceğim şeyler verin bana.

Başkalarından bir şey beklememeyi öğrenmesi gereken bir çocuk!

Yıkıcı hislerimi yaşam yolculuğumda yakıt haline getiremiyorum.

Yolda olmaya inanmış bir ahmak!

Durağanlıkta salınmak, askıda kalmış olmak beni tüketiyor.

Aciz bir hayvanın iniltilerini dinlemek kadar rahatsız edici bir şey yok!

Kayıtsızlık sinsice ele geçirecek beni, korkuyorum.

Yıldızlara da mı kayıtsızsın, çiçekler ne amaçla dikkat çeker hiç mi merak etmiyorsun!

Kütüphaneler ev olamıyor benliğime, edindiklerimizle haneler kuramıyorum.

Durma o zaman, kes bileklerini! Huzuru hisset yaklaşırken kollarına gerçeğin…

 

Bir aşk, bir nefret,

Bir söz, bir ihanet,

Bir sen, bir öteki,

Bir hayat, bir ölüm,

Gerçekler bile çift, ben bile en az iki,

Fakat neden yalnız?

 

– Ozan SATAR

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: