Sonucunu bilirsiniz,
Desiseli piyango küresinde neden çevirirsiniz topları?
Son satırını yazarken öykünüzün,
Oyunla tanışmış çocuğum elleri titrek.
Alkol bedeninizi bırakmıyor olmalı.
Fikretmekle donuyor sabah güneşim.
Asıl cehennemden bahsediyorum.
Son nefesiniz susuzken boş olduğunu anlamak bardağın,
Hep boşmuş meğer.
Suçlusu o maskeler vaziyete göre takılan.
Kim çevirecekti desiseli piyango kürelerini,
O maskeler olmasa?
En masum maskenizi gösterdiniz.
Ne aldınız karşılığında?
Unutmadınız kesenin ağırlığını dahi.
Sadece boncuklar, imzalar… kazanmadınız, biliyorum.
Ne kadar oldu borsada değeri kelimelerinizin,
Ne kadar dönüme inşa edildi yüreklerde isminiz ?
Makinelerde kesilmiş ne demeli iplere ?
Ne kadarlarla dolu öykünüzde,
Ne kadar uzun bırakabilirdiniz ki uçurtmanın ipini.
Nizam aradınız lakin bir de ölçüt, desisenin sebebi.
Suçlusu Adolf veya Joseph değil,
Yırtıp atmak istediğiniz sayfaların yarım kalan öykülerde.
Ardından yürüyen sizsiniz,
Fırça darbelerinizle çizdiğiniz oğulların.
Oysa daha iyi değil miydi,
Bardağınıza bir damla dahi olsa su doldurmak ?
Çıkarsanız ölçüleri öykülerinizden, maskelerinizi bir kenara bırakırdınız.
– Burak YENER