Sesin koyu karanlıklar içinde sonsuz bir ışık gibi benzersiz bir kudret.

Sesin ihtişam, gözyaşı, sevinç.  Engin bir kederin izini taşıyan dünyanın en harikulade tadı.

Eğer seni tutabilseydim, biliyorum ellerimin içinde insana ait zevklerin en büyüğü olacaktı. Buna hiç kuşkum yok.

Söyle bana, konuş benimle. Çünkü sesin hoşuma gidiyor. Çünkü sesinin tonu içime işliyor. Zihnim karışıyor, tutuşan beynimin içinde dünyalar çalkalanıyor. Yeryüzünün tüm karmaşası, zihnime tutkalla yapışmış, kazınamayacak gibi duran onca şey bir anda içimde eriyor. Dokunduğun her bir sözcük başından sonuna çok kısa bir sürede içimde bir hamur gibi yoğruluyor ve karşıma dikiliyor. Bir sarsıntı yaşıyorum.

Sesinin dokunduğu bir şehir, bir gemi, bir deniz, bir bakış, bir gözyaşı, bir yağmur damlasının denizde kıpırdanışı tüylerimi diken diken ediveriyor. İçimde, ta derinlerde adeta bir bardak suda fırtınalar kopuyor ve en denetimli davranışlarım beklenmedik çıkışlara dönüşüyor. Ve  sanki başka hiç kimsenin anlayamayacağı bir şeyi anlamış gibi hissediyorum. Bu hisle sana bağlanıyorum. Beni tutsak eden sesin. Sesinin tonu, özlem yükü, kederi.

Sesin kulaklarımda, zihnimde, müziğin içimde eriyor ve ben her şeyi duyuyorum.

Biliyorum,  dünyaya her şeyi kusursuz yapmak için gelmedik. Ama sesin tüm sesler arasında daha bir kusursuz. Daha bir benzersiz . Daha bir kendi.

Sende sesin kendisi konuşuyor. Sesin sensin. Senin adın: Amalia.

Hep sen konuş, hep sen söyle ve ruhum kollarına yuvarlansın Amalia Rodrigues.

Bahar GİDERSOY

Abonelik
Bildir
guest
2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Seda

Bahar hanım yazınızı okurken bende aynı duyguları hissettiğimi düşündüm. Amalia Rodrigues gibi sesi ruhundan gelen az sanatçı var. Bu yazı tüm o sanatçılar içinde geçerli. Çok manalı bir yazı olmuş.

Kerim

Heyecan değil ruh böyle birşey sanırım.

%d blogcu bunu beğendi: