Bugün kızgınım sana Nazım,
Bir ıslık tutturup ellerim ceplerimde,
Okuyup da geçemem dizelerini.
Ki bilirsin çakıl taşları gibi,
Umudu avuçlamışımdır onlarla…
Yine de kırgınım sana bugün,
Sen insanda dedin,
Ben insanlarda aradım da durdum,
Baktım boylu boyunca yüzsüzlük
Balçık balçık bir kin denizi,
Umursamazlıklar diz boyu,
Hoyrat bir sessizlik kaplı,
Ruhlarımıza geçiyor tırnakları…
Sana ben ne diyeyim Nazım?
İnsana dair anlarda, günlerde,
Başlıklarda, fabrikalarda,
Tarlalarda, satırlarda
Aradım da yoruldum.
Hani biz büyüdük de kirlendi ya dünya!
Kim bilir belki tam da bu sebepten,
Ben umudu bulduysam,
Kocaman yeryüzünde bana
Maviyi fısıldayan çocukların
Gözbebeklerinde buldum.
İki küçük nokta verdi bana
Devasa gökyüzünü.
Gerisini kaldır at çöpe Nazım!
Kızma bana Nazım ne olur,
Güzelim umudu verdiklerin
Öylesi tuhaf, öylesi bulanık…
İşlesin atom reaktörleri,
İşlesin bantları fabrikaların,
Takım elbiseler girsin çıksın,
Katlı katlı betonlara,
Büyüsün ha büyüsün varlıklarımız,
Yok etmeye yemin etmişçesine,
Büyüsün mülklerimiz…
Doysun şişman adamın kaşınan göbeği,
Dünya bilmem kaç metrekare,
Dünya büyümüyor Nazım!
Hem kim söylemiş büyümenin
Güzel olduğunu?
Minicik, ufacık bir gözbebeği
Yeter benim dünyamı maviye boyamaya,
Zerre kadar iki noktaya sığar umut dediğin,
Hem kim bilir Nazım, belki bir gün,
Bizler o gözbebekleriyle,
Boydan boya, ilmik ilmik,
Sevgiyi, neşeyi öreriz yeryüzüne…
Belki şu kaskatı, buz kesen
Yüreklerimizi bir çocuk şarkısı,
Isıtır da çözüverir yüreğimizin
En kuytu yerlerini…
Hani biz büyüdük de kirlendi ya dünya,
Bilsen Nazım büyümemeye de
Yokluğa da razıyım.
Yeter ki şöyle kocaman bir fırça,
Bembeyaz sabunlarla baştan sona,
Temizlesek yeryüzünü!
Bembeyaz lekesiz yarınlara,
Minik gözbebeklerinin avuçlarına bırakıversek,
Ve kaçsak zile basıp
Kaçan çocukların heyecanıyla…
Beyaz bir dünya versek çocuklara,
Bilirim çünkü, insan demek yetmez bana
Çocuklar başka…
İnsanlar bir yana onlar bir yana.
Hani güneş doğarken,
Bir ana bebeğini emzirirdi ya,
İste! Umut dediğin o anda
Umut çocukta…
Tülay Karataş